20 Haziran 2019 tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı Hakkında
Limited şirketlerde ortaklar ve kanuni temsilcilerinin vergi borçlarından sorumluluğu ile ilgili olarak 20 Haziran 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu (“Kurul“) kararında önemli değerlendirmeler yapılmıştır.
Bir limited şirketin vergi borcu gibi kamu borçlarından öncelikli olarak ilgili şirket kendi malvarlığı ile sorumlu olacağı kesindir. Bununla birlikte limited şirketin malvarlığında tahsil edilemeyen kamu alacakları için şirket ortağının sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle şirket yetkilisine gidilip gidilmeyeceği konusunda Danıştay Dokuzuncu Dairesi ile Vergi Dava Daireleri Kurulu, Üçüncü, Dördüncü ve Yedinci Daire kararları arasında limited şirketlere ait vergi borçlarının tahsili konusunda çelişkili kararlar verilmekte idi. 20 Haziran 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kurul kararı ile limited şirketlere ait vergi borçlarının şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması durumunda, şirketin kanuni temsilcisinin sorumluluğuna gidilmesine gerek olmadan şirket ortaklarına gidilebileceği karara bağlanmıştır.
Tüzel kişilerin vergi borçları, tüzel kişiliğin şahsına ait olduğundan, limited şirketin vergi borçları için önce şirketin tüzel kişiliğine gidilmesi gerektiğini bahsettik. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK“) 10. maddesi “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir” şeklinde düzenleme getirmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (“6183 sayılı Kanun“) 4369 sayılı Kanun’la değişik 35. maddesi “Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan âmme borçlarından dolayı ortaklar vaz’ettikleri veya vaz’ım taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tâbi tutulurlar.” şeklindedir. Burada belirtmek gerekir ki 6183 sayılı Kanun, limited şirketlerde tüzel kişilik perdesinin sadece vergi borçlarının tahsilinde belli yolların tüketilmesi şartıyla kaldırılacağı konusunda sınırlama getirmiştir. Buna göre bu iki hüküm beraber okunduğunda limited şirketlerden tahsil edilemeyen vergi borçlarının tahsili için öncelikle kime gidileceği konusunda ortaya Danıştay Daireleri arasında farklı yorumlar çıkmıştır.
Yayımlanan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı ile ortaya çıkan farklı yorumlara son verilmek istenmiştir. Kurul kararına göre limited şirketin kanuni temsilcisinin ve ortağının sorumluluğu feri niteliktedir. Vergi alacağı bakımından tüzel kişi aleyhine 6183 sayılı kanunda öngörülen tüm cebri icra yollarının uygulanması ve tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Hiçbir takibat yapılmaksızın doğrudan doğruya kanuni temsilcilere veya ortağa başvurmak mümkün değildir.
Bunun yanı sıra Kurul kararında, limited şirketlerde ortağın sorumluluğu, koymayı taahhüt ettiği sermayeyi ödemeye ilişkindir ve şirket ortaklarının bu durumunun sınırlı şahsi sorumluluk ve aynı zamanda kusursuz sorumluluk olacağına değinilmiştir. Diğer bir deyişle bu sorumluluğun bir vergi sorumluluğu olmadığından bahsedilip, limited şirket ortaklarının burada “tahsilat muhatabı” olduğu şeklinde bir yorum yapılmıştır. VUK ile 6183 sayılı Kanun’da tahsilat için öncelikle kanuni temsilciye mi yoksa ortağa mı gidileceği konusunda bir sıralama yapılmamıştır. Ancak, yukarıda da değinilen 6183 sayılı Kanun’un ilgili hükmü uyarınca kanuni temsilciye gidilmeden de ortağa gidilebilme imkânı getirilmek istenmiştir. Kurul da, 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinin amacının kamu alacağını korumak ve hızlı bir şekilde tahsilini sağlamak olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Sonuç olarak, verilen Kurul kararı ile limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen vergi borçlarının tahsili için öncelikle kanuni temsilciye gidilmesine gerek kalmadan, doğrudan şirket ortağına gidilebileceği yönünde karar verilmiştir.